'Ölülerinizi Hayırla Yad Ediniz.'

Mustafa Karahasanoğlu ile 2000 yılında tanıştım. 

Anadolu’dan, Kemaliye’den İstanbul’a 50’li yıllarda göçmüş bir ailenin çocuğu idi. Türkiye’nin zor yıllarını yaşamış, İstanbul’un iyi semtlerinde okumuş, tabir caizse sosyetesini de tanımış, bu yaşanmışlığın özgüveni ile inançlarına daha samimi, daha sıkı sarılmış bir mühendisti. 

28 şubattın memleketin üzerinden bir silindir gibi geçtiği yıllardı. Mustafa Karahasanoğlu’nun kurduğu, o zamanki adı ile Vakit gazetesi, 28 Şubat cuntasının karşısındaki en gür sesti. Her manşeti ile ezilen, okullarından atılan kızların, göz altına alınan Müslümanların adeta çığlığı olan gazete defalarca takibata uğradı, basıldı, tarandı, kapatıldı ama tavır ve tarzından hiç taviz vermedi. Her kapandığında yeni bir isimle, yeni bir kadro ile yoluna devam etti. 

Samimi ve kararlı bir Müslümandı. Kendisini tanıdığımda 50’li yaşların başlarında idi. Sakalları ve saçları ağarmıştı, üzerinde biraz ayrıksı duran, sanki işin icabı giyilmiş bir takım elbise vardı. Randevu alarak gitmiştim. Gazetenin ana giriş kapısındaki güvenlikçi kime geldiğimi sordu, bulunduğu kata kendim çıktım, odasından içeri girdiğimde, daha o hafta içinde ziyaret ettiğim merkez medyanın önemli üç gazetesinin satış müdürlerinin odasından daha şatafatlı bir oda bekliyordum, ne de olsa bir gazete patronunun makam odasına giriyordum. Ama öyle değildi, orta halli bir müdür odası kadardı, biraz genişçe ama döşeme ve teşrifat oldukça sıradandı. Masasından kalktı, yüzünde insanın içine işleyen bir gülümseme vardı. Yer gösterdi ve geçip karşıma oturdu. 

Kendisi ile ilk kez görüşüyordum ama habercilik geçmişimden şifahen biliyordum Mustafa abiyi. Yeni Şafak’ın kuruluş yıllarındaki muhabirlikten sonra fiili muhabirliği bırakmıştım, küçük çaplı bir ticaret işi yapıyordum. Vakit gazetesinde de birçok arkadaşım muhabirlik yapıyordu o yıllar. Kuran kurslarının kapatıldığı, merdiven altında elifba öğreten hocaların takibata uğradığı bir süreçti. Kendisine elektronik bir promosyon ürününden bahsettim. Büyük bir dikkatle dinledi. Bana nasıl bir şey olacağını detaylıca anlatmamı istedi. Bir kalem kâğıt alarak kabaca çizdim. O yılarda Vakit’in tirajını ciddi oranda yükselten Sesli Elifba idi üzerinde konuştuğumuz. Bana bir fiyat çıkarmamı ve bir numune getirmemi söyledi. Bunun sadece bir fikir olduğunu, henüz böyle bir ürün üretmediğimi, maliyetini de çok kabaca hesaplayabildiğimi ancak imkân verilirse hızla üretebileceğimi söyledim. Uzunca bakıştık, insanın içine işleyen tebessümü hiç bitmedi, sonra masasına geçti. Kasasından bir miktar para alarak yanıma geldi. 10.000 Amerikan doları idi. ‘Bunu al, git bana bir numune yap getir’ dedi. Şok oldum. Alamayacağımı söyledim ama doğrusu başka da bir imkânım yoktu. ‘Sana güveniyorum’ dedi. Sonra da mesele kapandı. Sesli Elifba’yı yaptık, tam sözleştiğimiz gibi zamanında teslim ettik, ikimiz de oldukça memnun bir şekilde ayrıldık. O yıllardan sonra ara sıra telefonla, birkaç kez ziyaret ederek görüştük. 

Siyasi olarak ve habercilik olarak Akit gazetesinin son yıllardaki tavrını ve tarzını beğenmeyebilirsiniz, ama ben bu anıyı gençlerimizin dikkatini bir mevzuya çekmek için anlatıyorum; Mustafa Karahasanoğlu bir gazeteci olmaktan evvel bir Müslümandı, değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir Anadolu çocuğu idi, içinde büyüdüğü İstanbul sosyetesine karşı hiçbir kompleks duymadı, inanç ve ideallerini yaşarken ve savunurken hiç eziklik hissetmedi, tersine oldukça göz hizasında durarak cesurca bir kavga verdi. Ama daha önemlisi, bugün medyada boy gösteren birçok gazetecinin hayatına değmiş bir meslek büyüğümüz olarak, gençlere duyduğu güveni, gösterdiği dayanışmayı ve desteği ifade etmesi bakımından bu anının değerli olduğunu düşünüyorum. Her mevzuda çıkarı merkeze alarak kılı kırk yaran hesaplar yapan veya tersine flu idealler çizerek bu sisin içinde garip gurebadan sonsuz fedakarlıklar isteyenlerden değildi Mustafa abi. Ticaretin gerçek, katı dünyası ile idealin flu-sisli dünyası arasında gerçekçi bir denge kurabilmiş hasbi bir Anadolulu Müslümandı. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet makamı âli olsun. 

Mustafa Ekici
14 Ağustos 2022