Elinde adını Papiş
koyduğu yumuşacık peluş köpeği ile, koltuk kanepelerin arasında koşturup
duruyor, kendi kurduğu görünmez sahnesinde, etrafında dönüp duran dünyaya,
telaşa aldırmadan, yoluna sürekli çıkan bitmez eşyaya, koltuğa, sandalyeye
takılmadan, kalabalık kadrosu ile oyununu oynuyordu. O kadar dalmıştı ki oyuna,
anne ve diğer teyzelerin sürekli yükselen tonda ki uyarılarını gerçekten duymaz
olmuştu.